3 Mayıs 2015 Pazar

Kadın...











     Güldüğünden gözleri kısılan bir kadın tanıdım.. Çok güzel gülüyordu... Laf olsun diye güldüğünde değil ama.. İçtenlikle. Çok şey yaşamış hayatta, gülmeyi başarabilen kadın.. Gamzeleriyle insanı güldürebilen bir kadın... Hayata sırtını dönmüş, inadına gülen bir kadın.. 1 çocuk sahibi, bir koca, bir anne, bir baba sahibi  kadın..

     Onunla tanıştım işte, bir kafede oturduk muhabbet ettik, hayattan bahsetti biraz,'' bu yaşadıklarımıza bir gün anımsadığımızda gülüp geçeceğiz'' dedi ''hele o toprağa gömüldüğümüzde, kahkahalar atacağız, boş şeyler için ne kadar üzülmüşüz, ağlamışız diyeceğiz'' dedi, güldüğü kadar güzel de konuşuyordu sırtında kocaman bir yükle hayatla baş etmeye çalışan kadın.. Kadın olmak zordur, anne baba koca çocuk hepsinin yükü onun üstünde, her şeyi bilmek zorunda. Küçük bir çocuk annesine soru sorduğunda sorunun cevabı bilmiyorum olamaz, anne her şeyi bilmek zorunda, anne gerektiğinde filozof gerektiğinde doktor, gerektiğinde sanatçı olmak zorunda anne olmak böyle bir şey çünkü.. Geleceğin doktorlarını, avukatlarını, ressamlarını yetiştiren kişidir anne, ölümsüz olmalı en önemlisi, hiç bir zaman hastalanma malı, hiç yorulmamalı, içinde sonsuz bir sevgi, yüzünde kocaman bir gülümseme taşımalı, bize hayatın ne olduğunu, nasıl baş edeceğimizi öğretmeli anne, yoksa biz bu hayatla baş edemeyiz...

30 Nisan 2015 Perşembe

Ya Tekrardan Nefes Almaya Başlarsam ?






Onsuzluğa alışıyorum artık, mesaj atma gereği duymuyorum mesela.. Ama kalbim yokmuş gibi hissediyorum, sanki onu sevdiğim için nefes alıyorum; ya sevmeyi bıraktığım an nefes alamazsam ? Bundan çok korkuyorum işte, Ya onu unutup başkasını seversem ? Tekrardan nefes almaya başlarsam ? İşte o zaman asla affetmem onu ! İşte o zaman ölürüm ! Bir gün başka kollarda bulursam kendimi ? Onda yaşadığım aşkı başkasın da yaşarsam ? Aldatmak olmaz mı bu ? Ben o kadar şerefsiz değilim....

   Yokluğunun 7. gününe hoş geldik kadınım.. Sensiz kocaman 7 gün geçirdim, sensiz 41.000 defa nefes aldım, sensiz ayakta durmayı öğrendim bu siktiğimin cehenneminde.. 7 gündür... İçten içe... Kendimi sanki... Yıkılmış gibi hissediyorum...


   Hayallerimiz vardı lan ! Beraber yaşayacaktık, en sevdiğin şehirde en sevdiğin insanla olacaktın ! Hani İstanbul'a gelmenin nedenlerinden biri de bendim ? Şimdi ne oldu ? Bensiz kalbin acımayacak mı bu orospu şehirde ? Gezdiğimiz yerlerde beni anımsamayacak mısın ? Susarak mı yaşacaksın bu şehirde ? Yalnızları mı oynayacaksın bensizliğe ? Yapma gözünü sevim, beni bu şehir de yalnız bırak ma.... Çocuklarımız olacaktı, dünya turuna çıkacaktık, yaşlanınca güzel bir sahil kasabasın da ev alacaktık.. Şimdi hastalanınca kim başım da duracak benim ?

  Şimdi kocaman bir boşluk bırakıyorum bu sayfaya, yazamadıklarımı oku diye... ''Seni seviyorum'' diyeceğim, duyamayacağın anlarda..





   Hoş geldin kadınım, ayakkabılarını içeri alda çalmasınlar..

Şimdi ne yapacağım biliyor musun ? Yaşamaya devam edeceğim. Çünkü yarın yine güneş doğacak, zamanın ne getireceğini kim bilebilir ki ?

29 Nisan 2015 Çarşamba

O benim kadınım.. Bense onun küçük bir evladı..





 - Fatma
 - Efendim
 - Hiç, ismini söylemek hoşuma gidiyor..


Seni çok seviyorumlu cümleleri sevmezdik ikimiz de, varsa yoksa ikimizdik.. Çok tarz bir kızdı kendisi Amy Winehouse!a benzerdi,  çok güzel kokardı Orhan Veli'nin şiirleri gibi.. Vatan sevgisini onda öğrendim Nazım Hikmet gibi.. Şiir gibi kadındı, okudukça okuyasın gelir, ezberledikçe dilinden düşüremezdin o biçim bir kadındı.. O biçim tapardım ona, o biçim severdim.. ''Benimle dans edebilecek kadar yeteneklimisin'' derdi ? Kinaye yapardı, anlamazdım.. Susmayı çok severdi, konuşmayı bir o kadar az.. Sözleriyle değil de gözleriyle anlatırdı aşkını.. ''Şiir kitapım var sana yazılmış ama gözlerimde saklı'' derdi, saatlerce bakardım gözlerini sayfalarca şiirler yazılıydı, okurdum, ezberlerdim.. Uzun boylu, siyah saçlı, siyah gözlüydü..''Hiç kimsenin gözü siyah olamaz ama benimkisi siyah'' derdi... Susardık saatlerce dizine yatırır saçlarımı okşar sonra ben uyuyunca kitap okurdu, sanki kitap okumak için beni uyutuyor diye düşünürdüm..

  Ben onun çocuğuydum, hiç bir zaman sahip olamayacağı öz evladı gibiydim.. Korur, kollar, sahip çıkardı bana.. Öğüt bile verirdi.. ''Hayat hiç bir zaman mükemmel değildir, herkesin hataları olabilir, mükemmelliyetçi olma sonra böyle ağlarsın hata yaptığın da''.. Ben her hata yaptığımda kullandığı klasik bir cümleydi.. Bazenleri yapmacık gülümserdi, göz bile devirirdi bana.. Kadın milleti derdim işte, alışmaya çalışırdım. Ama diğer kadınlar gibi değildi, kendisi gibi hayatı da sakin ve bir o kadar özgürdü.. Özgürlüğümü elimden alırsam seni de bırakırım demişti bir gün..

 O benim kadınım.. Bense onun küçük bir evladı..



28 Nisan 2015 Salı

Sen Olmasan da Olur, Senli Hayallerim Yetiyor Bana

  






     Bir kafede rastlamıştım sana… Güzel sıcak bir gündü… Güneş tam tepe de, senin sesine eşlik ediyordu. Herkes kendinden geçmiş sesine odaklanmışlardı… İspanyolca bir şarkı söylüyordun, onu hala bulamadım. Herkes gibi ben de büyülenmiştim, biliyordum bana bakmayacağını, arkandan şiirler, yazılar yazan kişiye bir gülümsemeyi çok göreceğini biliyordum… Ama ateşle dans etmek hoşuma gitmişti, bile bile benim olmanı istemem… Seninle yatmak istemem… Olmayacak şeyler işte, lakin bunu düşünmek bile bana yeter, küçük şeylerle de mutlu olmayı bilen biriyim… Sen olmasan da olur senli hayallerim yetiyor bana…

     Yokuş aşağı takip etmiştim sonra seni, Arnavut kaldırımlı sokaktaydık, çok iyi hatırlıyorum Çiçek Abbas Afişi vardı hatta…  Parfüm kokun tüylerimi diken diken ediyordu, anımsadıkça daha çok mutlu oluyorum. Daha sonra sağa saptın; birkaç ekmek ve süt aldın, bir an göz göze geldik ve işte o an olmayacağını fark ettim, yine de peşini bırakmadım tabii. Seni takip etmek hoşuma gitti, vicdani rahatsızlık duydum fakat biraz daha istiyordum; kokunu içime çekmek, seni izlemek… Eroin gibiydin aynı daha çok daha çok daha çok…

     Evine girdin ondan sonra, her şey bitti işte… Bir daha görmedim seni, bir daha o kafeye gitmedim, bir daha o Arnavut kaldırımlı sokakta yürümedim, bir daha Çiçek Abbas afişi görmedim, bir daha kokunu içime çekemedim…

     Yine de mutluyum, dedim ya sen olmasan da yeter, senli hayallerim yetiyor bana… Aşkın kısası makbulmuş, yaşa ve git. Bu kadar ! Senin gibi çok kaçamaklarım oldu benim, nice aşklarım, günü birlikti hepsi ve hepsini şiirler yazdım; özel değilsin yani…  Benim olmayan özel olmaz.


     Seni sevmek istemiyorum aslında, başkasını takip etmek, becerdiğimi düşünmek istiyorum, ona şiirler yazmak; sonra yine başkası yine yeniden… Benim hayatım bu, özgür bir adamım; severim, sikerim, yazarım ve daha sonra yine severim; böyle gider işte…